Son yıllarda sağlıklı besinlerden uzaklaşılarak işlenmiş besinlerin ağır halde tüketilmesi, hareketsizliğin artması üzere durumlar nedeniyle tüm dünyada obezite sayıları gün geçtikte artıyor.
“HİÇBİR İLAÇ OBEZİTEDE TEK BAŞINA TEDAVİ SİSTEMİ OLAMAZ”
Obezitenin giderek yükselen bir sorun olarak varlığını sürdürdüğünü anlatan ve birçok hastalığı beraberinde getirdiğine dikkat çeken İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi ve Obezite Merkezi Sorumlu Doktoru Doç. Dr. Feray Akbaş, “Obezite hem ülkemizde hem dünyada pandemi halinde, dünyada 1.9 milyar insan fazla kilolu ve bunun 650 milyonu obeziteli. Ülkemizde de maalesef Avrupa’da bu bahiste birincilik aldık, yüzde 32 oranla obezite konusunda Avrupa’nın en makus durumda olan ülkesiyiz. Obezite bir pandemi ve kronik bir hastalıktır bu nedenle ciddiyetle ele alınması gerekir. Obezite yalnızca bir kilo fazlalığı bel etrafı genişliği değildir. Eşlik eden hastalıklarıyla, sebep olduğu komorbiditelerle çok önemli sonuçlara sebep olmaktadır. Çeşitli kanserlere, safra kesesi taşlarına, ruhsal problemlere, diz eklem sıkıntılarına, uyku apne sendromuna daha sayamayacağım pek çok meseleye birtakım kanser cinslerine bile sebep olmaktadır. Zaten Sağlık Bakanlığı onaylı 2 tane ilacımız var. Hiçbir ilaç obezitede tek başına tedavi metodu olamaz, obezitenin tedavisi muhakkaktır. Diyet, antrenman, davranış değişikliği, ilaç ve cerrahi tedavi halinde sıralanır. Bizim merkezimiz Avrupa’daki kabul görmüş, özelleşmiş obezite merkezlerinden biri. Haseki binamızda çok donanımlı, çok hoş bir merkezimiz oldu, çok memnunuz. Obezite konusunda hastaların eğitimi tedavinin çok büyük bir kısmı oluşturuyor. Biz obeziteyle gayret etmek istiyorsak bu çocukluktan başlamalı. Okul kantinlerinde, okul yemekhanelerinde sağlıklı yiyecek alternatifleri olmalı, bunlar çocuklara sunulmalı. İşyerlerinde sağlıklı yiyecekler öğlen yemeklerinde sunulmalı. Fizikî aktiviteyi arttıracak çevresel düzenlemeler hem okullarda hem işyerlerinde yapılmalı. İşlenmiş yiteceklerdeki yağı, şekeri, tuzu ivedilikle azaltmamız lazım” dedi.
“HEKİMİN DEĞERLENDİRMEDİĞİ BİR TEDAVİ PROSEDÜRÜ KABUL EDİLEMEZ”
Kişilerin obeziteyi bir hastalık olarak görerek gerçek tedavi yollarına yönelmeleri gerektiğine vurgu yapan Doç. Dr. Feray Akbaş, “Bazen kişi fazla kiloluysa ‘ben yalnızca balıketliyim’ diyor, beden kitle indeksi 30’un üzerinde olan bizim obezite dediğimiz hastalar bile kendini, fazla kilolu kümesinde zannedebiliyor. Tabibin değerlendirmediği bir tedavi usulü kabul edilemez. Merdivenaltı olarak tabir edilen yollardan kimse yarar görmez, tam bilakis hayatlarını tehlikeye atarlar. Bunların birçoklarında kalp atışını, tansiyonu arttıran çok ziyanlı unsurlar olabiliyor, bunlardan yarar görmeleri mümkün değil. Toplumda obezite tehlikesi göz arkası ediliyor. Yalnızca estetik bir sorun olarak görülüyor, hastalık olarak ele alınması gerekir. Obezite olduktan sonra tedavisi nitekim güç ve uzun o yüzden olmadan evvel olağan kiloluyken sıhhatimizi sürdürmeye devam edelim. Fazla kiloluyken de çabucak tedbirlerimizi almaya bakalım. Sağlıklı istikrarlı beslenmek için uğraşalım. Fizikî olarak etkin olmak için uğraşalım, kalıcı sürdürülebilir ömür değişiklikleri için gecikmeyelim” diye konuştu.
“ÇOCUKLUĞUMDA DA KİLOLUYDUM, HER ŞEYİ YEMEMEK LAZIM”
Merkezde tedavi gören ve uzun yıllardır kilo sorunu yaşadığını anlatan 64 yaşındaki Kâfi Batur, “Çocukluğumda da kiloluydum. Tabiplerle tanıştıktan sonra vermeye çalıştım, yemek yerken düşünerek yemeye çalıştım. Merdiven çıkarken zorlanıyorum. Babam da kardeşlerimde de kilo sorunu vardı. O yıllar bu kadar şuurlu değildi kimse lakin artık hepsi şuurlu. Her şeyi yememek lazım, ziyanlı olan hiçbir şeyi kullanmamak lazım. Ailem ‘Önceden çok hoş yemek yapıyordun’ diyor. Ziyanlı olan hiçbir şeyi yemek istemiyorum, etrafıma da yapmıyorum. Etrafımdaki insanlara burayı daima methediyorum. Bu türlü bir kısmın açıldığını söyleyerek ben gittim siz de gidin diyorum” tabirlerini kullandı.